'Şehirlerdeki ilk cemevi 1990'larda yapıldı. Alevilerin zikir yeri dergâhtı. Cemevlerini devlet yaygınlaştırdı.'
İbadethane statüsüne alınması tartışılan cemevleri, 'Gezi'nin devamı olan son olaylarla birlikte yeniden gündemde. Alevi camiasında ise, çok daha derin bir tartışma var. Alevilere yönelik yayın yapan Su TV'nin eski sahibi Yalçın Özdemir, Alevi geleneğinde yeri olmadığını söylediği cemevinin 1990'lı yıllardan itibaren devlet eliyle yaygınlaştırıldığını ve arkasında Ergenekon olduğunu savunuyor. Bazı Alevi kanaat önderlerine göre ise, cemevleri kentleşmeye bağlı ihtiyaçtan doğdu. Şehirlerde cemevlerinin kurulmaya başladığı tarih, şüpheli ölümlerle dolu, Türkiye'nin örtülü bir darbe sürecinden geçtiği 1993.Alevilerin Cumhuriyet'in kuruluşundan itibaren hep dışlandığını ve baskı gördüğünü söyleyen Yalçın Özdemir, 1990'ların başından itibaren durumun bir başka mecraya girdiğini belirtiyor. Özdemir, şöyle konuşuyor: “1990'lı yıllara kadar Alevileri ve Kürt Alevileri unutan devlet bunlardan yararlanma yolunu tercih ediyor. Özellikle DYP-SHP döneminde cemevlerini dernek statüsünde örgütlendirip bunlara arsa ve araziler tahsis edildi. Cem Vakfı başta olmak üzere bazı Alevi örgütlerine DYP-SHP döneminde akıl almaz bir zemin hazırlandı. Cemevleri bir Ergenekon projesiydi. Kızılbaşlığın kültürel, teolojik, sosyal arka planında cemevleri diye kurumsal bir yapı tarih boyunca hiçbir şekilde olmamıştır. Öyle bir yapı yoktur. Bu coğrafyada yaşayan herkesin dergahları, tekkeleri ve zaviyeleri vardır. Bu insanlar da zikirlerini, inançları ile ilgili bütün ritüellerini bu platformlarda paylaşırdı. Tarihte hiç olmamış bir şeyi varmış gibi gösterip iddia edersek bu olmaz.”
Yalçın Özdemir'e göre; cemevlerinin ibadethane sayılması için yürütülen kampanyaların temelinde de farklı niyetler var. AK Parti'nin iktidara geldiği 2002 yılına kadar cemevlerinin ibadethane olmasına ilişkin bir talep olmadığını belirten Özdemir, “Cemevi yeni bir bayrak edinme ve bu bayrağı iktidarı yıkma adına kullanma için ortaya atılmış ve üç beş senede akıl almaz bir şekilde serpiştirilmiş, büyütülmüş bir adlandırma, daha doğrusu bir örgütlenme” ifadelerini kullanıyor. Yine Özdemir'e göre; bunun amacı da Alevi-Sünni çatışmasına zemir hazırlamak.
Yalçın Özdemir'e göre; özellikle Gezi ve devamındaki olaylarda Alevilerin daha çok önde bulunmasının derin anlamı var. “Aleviler artık arka bahçe değil” diyen Özdemir şunları ifade ediyor: “Cumhuriyet mitinglerine kadar arka bahçede konumlandırılan, stoklanan Aleviler'e Gezi olaylarıyla birlikte Cumhuriyet'in sorumluluğu verildi. 'Biz Cumhuriyetin kurumlarıyla iflas ettik ama bu Cumhuriyet'in önemli kadroları artık sizsiniz' dediler. Buradaki nihai amaç, her şeye rağmen AK Parti'yi iktidardan etmek. Sünni-Alevi çatışması yaparsanız AK Parti'yi iktidardan çok daha rahat indirirsiniz. Mesela son olaylarda 5 tane genç öldü. Bu çocukların 2 tanesi Nusayri'dir. Yani Arap-Alevi diye tanımlanır. Diğer üçü de Alevidir. Bu gençler sahaya sürüldü. Gezi'nin amacı Türkiye'de yeni bir sivil darbe örgütlendirmek ve bu sivil darbenin arkasındaki odakları, CHP'yi, Türkiye'deki başka odakları perdelemek. Alevi-Sünni çatışmasını bunun üzerinden besleyerek Türkiye'de AK Parti'yi iktidardan nasıl ederiz hesabı içindeler.”
TÜRKİYE'NİN İLK CEMEVİ
1993 yılında İstanbul Kartal'da yapılan ilk cemevi, birkaç yıl önce yıkıldı ve yerine yenisi inşa edildi. Dev komplekste her türlü kültürel ve sosyal faaliyet için donanım mevcut.
KİM NE DEDİ?
Gümüş: En temiz evde cem yapılırdı
Alevi Bektaşi Federasyonu eski Genel Başkanı Fevzi Gümüş, cemevlerinin kentleşme ihtiyacından doğduğunu söyledi. Gümüş, şunları ifade etti: “Alevilik kent merkezli bir inanç değil, daha çok kır merkezli. Köyün en büyük ve en temiz evi Alevilerin cem yaptıkları yer olarak bilinir. Dolayısıyla 'eskiden cemevi yoktu, sonradan çıktı, devlet eliyle desteklendi' gibi yaklaşımlar biraz tarihi bilmemekten kaynaklanıyor.”
Özel: Müstakil cemevleri oluşturuldu